Meme büyütmede hibrit yöntem: Kompozit Mamoplasti

Prof. Dr. Akın Yücel | Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı

11-03-2017 11:09


Dolgun ve dik memeler tüm kadınların hayali. Ancak birçok kadında göğüsler ya yapısal olarak küçük kalıyor ya da doğumlar, kilo alıp verme veya yaşın ilerlemesi ile birlikte gevşeyip sarkıyorlar. Bu nedenle meme büyütme ve dikleştirme ameliyatları tüm dünyada en çok talep edilen estetik ameliyatların başında geliyor.

Meme büyütme ameliyatları, özellikle yeni nesil silikonların meme kanserine yol açmadığının ve mamografiye engel teşkil etmediğinin anlaşılması sonrasında arttı. 2003 yılında ABD'deki silikon yasağının kaldırılması sonrası dünyada artan talep, üretici firmaların yeni protez modelleri geliştirmesini sağladı. Yeni protezler çok daha doğal ve estetik görünümler sağlayabiliyor. Yine bu protezlerle ameliyat sonrası yaşanan sorunlar büyük oranda azaldı. Ancak yine de sıfırlanmış değil. Meme büyütme sonrası en sık yaşanan sorunların başında protezlerin doğal görünmemesi, özellikle üst ve iç tarafta protezlerin belli olması, ele gelmesi, memelerin birbirlerinden ayrık görünmesi, kol hareketleri ile protezlerin oynaması ve deforme olması, ameliyat sonrası dönemin çok ağrılı olması, iyileşme ve normale dönme sürecinin çok uzun olması geliyor.

Kompozit mamoplasti bu sorunların birçoğunu azaltan bir uygulama. Hibrid bir teknik olarak tanımlayabileceğimiz bu yöntemde anatomik yapıda protezler adale zarının altına yerleştirilerek meme büyütülüp, yağ enjeksiyonları ile protezlerin üst ve iç kenarları örtülür ve sonuçta daha doğal bir görünüm elde edilir. Böylece memelerin hem silikon protezlerle, hem de hastanın kendi dokuları ile büyütülmesini sağlamış oluyoruz.. Anatomik protezler daha doğal bir görünüm sağlarken, farklı şekil seçenekleri sayesinde hastanın üst göğüs ve dekolte bölgesini daha iyi dolduruyor, farklı yoğunluktaki jel içerikleri nedeni ile kenarları daha az ele geliyor. Ayrıca bu protezler kapsül gelişimine ve ileride olabilecek deformasyonlara karşı daha dirençliler.

Protezin adale zarının altına, yani subfasyal plana yerleştirilmesi meme altı uygulamalarında gözlenebilen doğal olmayan görünümü ve protez sarkmalarını da azaltıyor. Yaygın olarak kullanılan kas altı ya da dual-plan uygulamaları iki temel soruna yol açıyor: Kol hareketleri sırasında protezlerin yerinden oynaması ve şeklinin bozulması (özellikle spor sırasında, bikinili iken ya da çıplakken bu görüntüler can sıkıcı olabilmekte), ameliyat sonrası dönemin çok ağrılı olması ve normale dönüşün uzaması. Subfasyal yerleşim bu sorunları ortadan kaldırmakta. Hastalar diledikleri hareketleri çekinmeden yapabilmekte ve ameliyattan 2-3 gün sonra gündelik hayatlarına dönebilmekteler.

Kompozit yöntemde basenler, bel, karın gibi diyete dirençli bölgelerde yer alan yağ dokusunun bir kısmı alınıp bazı işlemlerle saflaştırılır ve protezlerin etrafına enjekte edilir. Böylelikle büyümenin bir kısmını hastanın kendi dokuları ile sağlıyor, protezin üzerindeki cilt dokusu kalınlaştırılarak özellikle üst ve iç taraflarındaki görünürlüklerini önlüyor ve ayrık memeleri yaklaştırabiliyoruz. Yağ dokusunun içerdiği yüksek miktarlardaki kök hücreler, dekolte bölgesindeki cildi onarıyor ve gençleştiriyorlar.

Kompozit mamoplasti yöntemi sayesinde meme büyütme ameliyatlarının artık çok daha doğal ve estetik bir görünüm sağladığını, çok daha rahat ve çok daha az sorunlu olduğunu söyleyebilirim.

Diğer Yazıları
Dr. Alp Sirman
Hicret Günhan | Herbalist
Prof. Dr. Ahmet Maranki | Stratejik Araştırmalar Uzmanı
Prof. Dr. Akın Yücel |  Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Coşkun Tecimer
Prof. Dr. Erdem Yeşilada
Prof. Dr. Erkan Topuz
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Prof. Dr. Teoman Cem Kadıoğlu | Varikosel Mikrocerrahisi
Selahattin Dönmez | Uzman Diyetisyen
Suna Dumankaya | Herbalist